Kış gelince hareketsizlikten sıkıldım, ve bir hastamın tavsiyesi ile hayatımda ilk kez bir dağcılık kulübünün etkinliğine katıldım. Çok hoşuma gitti, bütün hafta gözümün önünde dağ görüntüleri uçuştu, ertesi haftasonunu iple çektik. Şimdi düzenli olarak dağlarda yürümeye çalışıyorum. Toprak kokusu, doğa bana büyük zevk veriyor.
Gecikmiş miyim: Hayır, daha önce yürüme isteğim yoktu. Olsaydı yürürdüm, herşey içinden gelince güzel.
Kırkımdan sonra hayatımda ilk kez King Burger yedim. Arkadaşlarım lezzetli olduğundan bahsetmişlerdi. Salihli odun köfte gibi ateşte pişiyormuş acaba nasıl diye merak ediyordum. NewYork Bronx'ta bir keresinde Burger King'e girmiştim, ama fiyatları yüksek geldiğinden Junior modelini yemiştim, tadının aynı olup olmadığından emin değildim. Geçen hafta Forum Bornova'da yiyesimiz tuttu. Aslında marketten verilen bir indirim kuponunu kullanacaktık ama o başka yerde geçiyormuş. Biz de indirimsiz yiyiverdik. Hamburgeri bitiremedim, çok ve lezzetsiz geldi. Patatesler plastik gibiydi. Eşimin isteğiyle soğan halkası diye pis bişey daha aldık, onun da ne tadını, ne dokusunu beğendim. Yanında verdikleri ketçapta da bir koku vardı. 20 lira karşılığında bir daha fast food yememe dersi aldım.
Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun.
Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun.