Sunday, January 19, 2014

Ortopedik Ağrılar


Eskiden hiç bir yerim ağrımazdı. 
Şimdi ise spor yaparken azcık aşırıya kaçsam bir yerim ağrımaya başlıyor. Şu yazıyı yazarken bile 6 ay önce bisikletten düştüğümde zedelenen sağ omzum, geçen ay tekneyi çekerken tutulan belim ve 20 gün önce koşarken acımaya başlayan sol dizim kendini hissettirecek kadar ağrıyor. 
Bu ağrılar sayesinde yaşlı hastalarımı daha iyi anlamakla birlikte durum çok, ama çok moral bozucu.

Geç kalmış mıyım: Neye?

Tuesday, May 22, 2012



Yirmili-otuzlu yaşlarımda motosiklet benim için vazgeçilmezdi. Bu işe bir sürü para yatırdım. Kaskla ve iyi giysiyle, dikkatli de olursam başıma bir iş gelmez diye düşünüyor,  yaşım ilerledikçe endurodan turinge geçer,  iyice yaşlanınca da chopper alırım diye planlar yapıyordum.
Kırkımdan sonra motosiklete binmenin ne kadar tehlikeli olduğunu fark  ettim. 
Oğlumun dünyaya gelmesinden sonra; birden bire...
Belki de baba oldum, büyüdüm. 
Zira bu kadar tehlikeli bir işi yapmak ancak ergen psikolojisiyle mümkün olabilir. Hani ergenler  pek başka yol yordam da bilmediklerinden fark edilmek, etkilemek, kendilerini kanıtlamak için gereksiz, riskli işler yaparlar ya, işte o hesap!  


Yaşamın  bitmeyen bir şey olmadığını anlamanın ve kıymetini idrak etmemin de etkisi vardır muhtemelen.

Geç kalmış mıyım? Eh biraz!

Bu yazı motorcu bir sınıf arkadaşım (yani kırkını geçmiş biri)  tarafından gençleri uyarmak amacıyla benim isteğim üzerine yazılmıştır.

Friday, January 13, 2012

yaşlılık benleri

2012 yılına ve 45 yaşına girmemle birlikte geçen gün alnımda yeni oluşmuş iki küçük ben farkettim.
Gerçekten moral bozucu birşeymiş.

Tuesday, November 22, 2011

Muhafazakar bakış açısı

Kırkımdan sonra gittikçe daha muhafazakar bir bakış açısına sahip olduğumu farkediyorum. 
Bir şarkı üzerinden örnek vermek gerekirse;
Çocukluğumdan beri Kadınım şarkısını dinlerken  karısı evi terk edince boş evde anılarıyla başbaşa kalan Tanju Okan'a acırdım.




Şimdilerde ise terk edip giden karısıyla empati kurmaya başladım.
Artık şarkıyı dinleyince Tanju Okan'a değil, karısına acıyorum. Evi terk edene kadar kaç geceyi yalnız geçirdiğini, geç saatte gelen eşinin sarhoş muhabbetine ve hemen ardından sigara, rakı ve sarımsak kokulu horultusuna kimbilir kaç yıl katlandığını düşünüyorum. 
Hatta evi terk ettikten sonra bile gecenin bir yarısında çalan telefonda sarhoş ve detone Kadınım şarkısını dinlemek zorunda kaldığını, ya da geri dönmesi için evinin önünde yalvarılırken  mahallesine rezil olduğunu hayal ediyor ve için için Tanju Okan'a kızıyorum.


Geç kalmış mıyım? Sanırım Evet

Wednesday, August 31, 2011

rüzgar



Yakın zaman kadar rüzgar benim hayatımda önemsiz bir doğa olayıydı, sadece çok şiddetli estiğinde dikkatimi çekerdi.



Kırkımdan sonra bisikletle uzun yol yapmaya başlayıp rüzgara karşı pedal basmanın zorluğunu görünce yola çıkmadan önce hava durumunda rüzgara bakmaya başladım.



Geçen yıl rüzgar sörfüne ve bu yıl yelkene başlamamla birlikte deniz kıyısında olmasam bile rüzgarın ne yönden estiğine, şiddetine dikkat eder oldum.



Geç kalmış mıyım: Hayır

Friday, August 26, 2011

Baba sözü








Gençliğimde babamla, sözünü dinlemeyip burnumun dikine gittiğim için epey takıştık.

Otuzlu yaşlarımda burnumun dikine gidip burun üstü yere düştükçe babamın dediklerine kulak vermeye başladım.

Kırkımdan sonra ise diyebilirim ki babam ne derse onu yapıyorum.



Geç kalmış mıyım: Evet, ama yaşamın doğal döngüsü bu

Saturday, December 25, 2010

kışın yüzmek


Denizde yüzmeyi çok seviyorum.
Son 10 yıldır yüzme sezonunu gittikçe erken açıp, geç kapatmaya başladım.
Öyle ki bu sene bugüne kadar yüzdüm, bundan sonra da gerçekten üşüyene kadar yüzmeyi planlıyorum.
Meğer kışın denize girilmez diye bir şey yokmuş.
Yeter ki hava güneşli ve rüzgarsız olsun.

Geç kalmış mıyım? Evet, denizin tadı kokusu yazdan farksız!

Thursday, December 2, 2010

doğum günü


Kırkımdan sonra doğum günü kutlamaları benim için eziyete dönüştü.
Her yıl doğum günümün gelmesi bana biraz daha yaşlandığımı hatırlattığından o gün mahsunlaşıyorum.
Böyle duygular içindeyken kutlayanlara gülümsemek ve seviniyormuş gibi yapmak zorunda olmak ise eziyeti arttırıyor.

Wednesday, September 22, 2010

son kadeh


Kırkımdan sonra içki içerken durmayı öğrendim.
İnsan aslında sarhoş olduğunu biliyor ama sohbet güzel diye içmeye devam ediyor.
O noktadan sonra içilen kadehler insanı daha fazla sarhoş ya da neşeli, sohbeti daha lezzetli yapmadığı gibi sadece sarhoşluğun süresini ve alkolün yan etkilerini (Bazen ertesi akşama kadar) uzatıyor.
Bunu farkedeliberi sarhoş olduğumu hissedince içmeyi kesiyor ancak sohbete devam ediyorum.

Geç kalmış mıyım? Evet

Monday, February 22, 2010

iç politika ve türk medyası


Hayatım boyunca gündemi takip eden, politikayla uzaktan ilgili, gazete okumayı seven bir insan oldum.
Son yıllarda Türkiye iç politikasındaki gelişmelere dışardan bakmakta zorlanmaya başladım. Okuduğum haberler, siyasi cinayetler, tuzun kokması gündelik hayatımı etkilemeye, neşemi azaltmaya başladı. Pazar gazetelerini okuyunca günüm berbat oluyordu.
Ben de10 gün kadar önce hayatımda ilk defa gazete okumayı ve haberleri takip etmeyi kestim.
Bir kelime bile duymamaya çalışıyorum, öyle ki geçen gün mutfakta elllerim doluyken başlayan haberleri anında kapatamadığımdan duymamak için yüksek sesle şarkı söylemeye başladım,

Geç kalmış mıyım: Evet. Eski gazete arşivlerini okuyunca geçmişte ne fırtınalar koptuğu halde politikanın nasıl dolap beygiri gibi aynı noktada dönüp durduğunu, sürekli aynı konuları anlamak için ne büyük zaman harcadığımı gördüm.

Saturday, December 26, 2009

laptop


Annemlerin bir seyahate gitmesini fırsat bilerek evlerindeki dizüstü bilgisayarı eve getirdim, ve kırkımdan sonra ilk defa evde kablosuz dizüstü bilgisayar kullandım.
İnternetin taşınabilirliği etkileyici idi:
Balkonda, televizyon karşısında, hatta yatakta surf yaptım.
Uygun kablolar olmadığı için televizyona ya da amfiye bağlayamadım.

Geç kalmış mıyım? Hayır. Bilgisayar ve internetin hayatımda kapladığı yeri azaltmaya çalıştığımdan bundan sonra da almamaya karar verdim.

Tuesday, August 18, 2009

çim biçmek


Kırkımdan sonra bahçeli bir ev sahibi oldum ve hayatımda ilk kez çim biçtim. Dışardan eğlenceli gibi görünmekle birlikte özellikle çimlerin uzun olduğu yerlerde makinenin takılması, deposunun sık sık dolması can sıkıcıydı.
Hele depoyu ikide bir torbalara boşaltmak, daha sonra da o torbaları çöpe taşımak oldukça daha da yorucuydu.
Ayrıca makinenin kablosunun üstünden geçmemeye de çok dikkat etmek gerekiyor. Üzerinden geçilince kablo kopuyor ve tamir edilmesi gerekiyor


Geç kalmış mıyım: Hayır, filmlerde Amerikalıların çimleri neden gençlere biçtirdiklerini anladım

Thursday, June 18, 2009

sezen aksu konseri



Kırkımdan sonra hayatımda ilk defa bir 'Sezen Aksu Konserine' gittim.
Sezen Aksu İzmir'de sık sık konser vermesine ve bu konserlerde yaptığı şovlar daima basında yer almasına karşın bugüne kadar gitmeyi hiç düşünmemiştim. Bir hastam konser için davetiye getirince gitmek şart oldu.
Bilet fiyatları 60 liradan başlmasına rağmen 5000 kişilik açık hava tiyatrosunu hiç bu kadar kalabalık görmemiştim.
Kalabalık ve tanınmış isimlerden oluşan bir orkestra, birinci sınıf ses ve ışık düzeni vardı.
Konser bana sıkıcı geldi.
En ilginç yanı Sezen Aksu'nun izleyicilerle kurduğu iletişimdi.
Konsere "Evin kızı geldi" diyerek başladı ve gerçekten de evin kızı gibi davrandı. Her laf atana cevap verdi, birebir iletişim kurdu.
"Sezen kırdı geçirdi" dedikleri espirileri, şakaları, taklitleri bana pek komik gelmedi, Seda Sayan'dan çok farkı yoktu.


Geç kalmış mıyım: Hayır, aksine konser süresince en önde oturmamıza karşın 2 kez uyukladım, bundan sonra da pop müzik konserine gitmeme kararı aldım.

Wednesday, May 13, 2009

kaya mezarları



Dalyan'a özellikle son 10 yılda defalarca gittim, kaya mezarlarını karşıdan izledim, ama içlerine girebileceğimi hiç düşünmemiştim.
Geçen hafta pansiyon sahibimizin teknesi ile karşıya geçip kısa ve basit bir tırmanıştan sonra mezarlara ulaştık, kırkımdan sonra ilk kez kaya mezarlarının içine girdim.
Mezarlar kayanın içine yekpare oda şeklinde oyulmuş ve arkalarından bir koridor geçiyormuş.
En güzeli de karşı tepeden Dalyanın nefis manzarasını izlemek oldu.



Fotoğrafın üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz

Geç kalmış mıyım: Evet, mezarları bir önceki hafta gezdiğim Mısır Piramitlerinin altındaki tünellerden daha heyecan verici buldum.

Saturday, February 28, 2009

büyük araba

İlk arabam Fiat Bis'ti ve çok severdim.
O zamanlar hem bütçem öylesine elverdiğinden, hem de park yeri bulmak daha kolay olduğundan hep küçük arabalara binerdim.
Fuarda gördüğüm, o sırada yeni çıkmış olan Opel Corsa hayallerimin otomobiliydi:
'Ne kadar çok param olursa olsun ben bu arabayı seçerim' diye düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum.

Evlenip çoluk çocuğa karıştıktan, yani kırkımdan sonra gittikçe daha büyük arabalar kullanmaya başladım.
Büyük arabanın getirdiği konfora insan bir kez alışınca hep istiyor, yeni araba alacağı zaman da gözü hep onları arıyor.

Friday, January 9, 2009

RTFM*


Eskiden yeni bir alet aldım mı, ister araba, ister saç kurutma makinesi olsun
aleti çalıştırmadan kullanma kılavuzunu güzelce okur, aletin fonksiyonlarını iyice öğrenir ve kullanırdım.
Son yıllarda bu konuda büyük bir üşengeçlik yaşıyorum.
Aldığım alet basit birşeyse kılavuzu hiç okumuyor, kullanmak için okumam şartsa da sadece gereken paragrafı okuyorum.

*read the * manual

Saturday, November 29, 2008

gandhi


Kırkımdan sonra Mahatma Gandhi’yi tanıdım ve hayatım değişti!
Gandhi’nin kim olduğunu, neler yaptığını elbette biliyordum ama felsefesini anlamam için Bir Özyaşam Öyküsü adlı ilk gençlik anılarını okumam gerekliymiş.
Bu kitap kadar bana ilham veren bir şeye ömrüm boyunca rastlamadım, ancak bunda benim ruhen böyle bir felsefeye hazır olmamın da etkisi olabilir. Kimbilir belki 20’li yaşlarımda okusam bu kadar etkilenmezdim.

Kitaptan pek çok konuda kendime dersler çıkardım ama en önemlisi derseniz; en önemlisi kendime karşı dürüst olmayı öğrendim. Bazen insan bir şeyin yanlış olduğunu bilmesine karşın, kendini doğru olabileceğine inandırmak için bin türlü bahane bulabiliyor. Örneğin Gandhi okumak için İngiltere’ye giderken annesine et yemeyeceği konusunda söz vererek iznini alıyor. İngiltere’de arkadaşları yumurta yemesini teklif ettiklerinde önce merakından “Ben anneme et yemeyeceğim diye söz verdim, yumurtadan bahsetmedik” diye yiyebileceğini düşünüyor, ama sonra kendisine karşı dürüst olup annesine verdiği sözün, adı zikredilmese de yumurta yememeyi de kapsadığını, annesinin yumurta yemesine de karşı olduğunu ve onun da söz verirken bunu bildiğini kabullenip yemiyor.
Şimdi günlük yaşamımda sık sık “Bu durumda Gandhi olsa nasıl davranırdı?” diye düşünüp uyguladığımı farkediyorum.
Geçen yaz zıpkınımı hiç kullanmadım, kıyıya kadar çektiğim bir mavi yengeci öldüremedim bıraktım, hatta geçen gün eve giren kocaman bir kara sineği eşimin isteğiyle öldürdükten sonra üzüldüm ve pişman oldum.

Gandhi’ye göre değil ama eskisine göre daha bağışlayıcı, verici, hoşgörülü, dürüst ve huzurluyum.

Geç kalmış mıyım: Evet, genç yaşta okumuş olsam, o yaştaki meşrebimce
de faydalanabilirdim.

Monday, November 24, 2008

kaşlar


Otuzlu yaşlarımdan sonra kaşlarımın arasında sınır tanımadan uzayan bir kaç kıl ortaya çıkmıştı.
Bir süre bunlarla mücadele ettim ama baktım benden daha ısrarcılar kırkımdan sonra ipin ucunu bıraktım.

Geç kalmış mıyım: Hayır, şimdilik fazla belli olmuyorlar ama yaşlandıkça Necdet Calp'e benzeyeceğim diye de korkuyorum.

Tuesday, October 7, 2008

çim çim haşlama


Kırkımdan sonra ucuz, çok kolay ve lezzetli bir yemek keşfettim:
Bugüne kadar çeşitli yerlerde yediğim haşlanmış çim çim karidesleri çok tatsız ve kokusuz bulduğumdan eve aldığımda ya güveçte soslu, ya da tavada kabuğuyla kızartarak pişiriyordum.
Geçen hafta pazardan aldığım iri çimçimler gözüme o kadar hoş göründü ki, aperatif olarak 3-5 ini haşlayayım dedim, ama eskiden yaptığım gibi soyulmuş olarak 5-6 dk haşlamak yerine, aldığım gibi, kabuklarıyla kaynar suya adeta daldırıp , 1-2 dakikada çıkardım.
Sonuç çok başarılı oldu, karidese has koku ve doku kaybolmadı, kabukları yerken ayıklamak da çiğden soymaktan çok kolaydı.

Geç kalmış mıyım? Evet, pazardan aldıktan sonra hazırlaması 2 dakika süren nefis bir mezeymiş.

Wednesday, September 3, 2008

göğüs traşı

Hayatımda ilk defa kırkımdan sonra güğüs kıllarımı traş ettim, ancak bunu Küçük Emrah gibi estetik kaygılarla yapmadım.
Spor yaparken yaşadığım bir göğüs ağrısı sonucu eforlu EKG çektirmeye karar verdim.
Görevli hemşire göğsümü inceledikten sonra elektrodları yapıştıracağı yerleri traş etmemi istedi. Kantinden aldığım permatikle bu işi tuvalette hallettim.
Şimdi plajlarda göğsümde iki beyaz nokta ile dolaşıyorum!


Geç kalmış mıyım: Hayır! Kesmesi neyse de, uzarken feci kaşındırıyor.

Monday, July 14, 2008

hanımkız


Geçenlerde katıldığım bir rock festivalinde çardak altında sınırlı sayıdaki masadan birini 20'li yaşlarının başında bir kızla paylaşıyordum.
Kız bana mendilim olup olmadığını sordu. Bende yoktu, o sırada yanıma gelen arkadaşıma,
"Mendilin var mı?" diye sordum.
"Ne yapacaksın mendili?" dedi
Karşımda oturan kızdan yüzüne karşı üçüncü şahıs olarak nasıl bahsedeceğimi bir an bilemedim, bana çok uzun gelen bir duraklamadan sonra
"Bu hanımkız istiyor da" dedim.

Daha sonra epey moralimin bozulduğunu gören benimle yaşıt arkadaşım üzülmememi, bizim yaşımızda bu tabirin ağzımızda çok da garip durmadığını söyleyerek beni teselli etmeye çalıştı.

Wednesday, June 18, 2008

akyaka azmağı

1986'da Marmaris kavşağından Akyaka'ya ilk kez gittiğim azmak kıyısından geçen yolu kırkımdan sonra tekrar buldum.
Son 20 yıldır Akyaka-Gökova'ya belki 50 kez gittim, ama azmakbaşının ilerisinde ne var diye sorduğum birinin 'yok birşey' demesi üzerine yolun devamına yürümeyi hiç denememiştim.

Son Akyaka seyahatimde teknelerin kalktığı iskelenin dibinde azmak turu düzenlemeye başladıklarını görünce kayığa bindim, şaştım kaldım. Azmak içerilere kadar uzanıyor, kıyısında da restoranlar yer alıyormuş.
Dibi pırıl pırıl görünen sudaki 30 dakikalık tekne turundan sonra su kıyısındaki restoranlara araba ile gittik.
Yemekten sonra yola devam edince Marmaris kavşağına, 22 yıl önce otostop yaptığım alt geçide çıktık.

Tuesday, May 20, 2008

hippilik

Geçen hafta hayatımda ilk kez, kırkımdan sonra Middle East Gathering denen uluslararası bir hippi toplantısında katıldım. Diğer kardeşlerle beraber dans ettim şarkı söyledim, yemek yaptım. Sanki zaman makinası ile 70'lere çiçek çocukları günlerine dönmüş gibi oldum. Güzel bir ortamdı ama bana pek hitap etmedi, bir gün kalıp döndüm.

Geç kalmış mıyım? Evet, yirmili yaşlarımda katılsam daha hoşuma giderdi.

Thursday, May 15, 2008

indirim kampanyaları

Geçenlerde yaşadığım bir deneyim kırkımdan sonra bana şunu öğretti: Bir mal bir gün düşük fiyata satılıyorsa her zaman aynı fiyata satılabilir. Eskiden bir malda büyük bir indirim olunca heyecanlanır, büyük miktarlarda alırdım. Örneğin rakı üreticilerinin kaliteli rakılarda hiç indirim yapmadığı zamanlarda Burgaz Yeşil Üzüm Rakısı'nın bir haftasonu indiriminde 19,90'a satıldığını duyduğum zaman markette sıra beklemeye üşenmeyip 5 şişe almıştım.
Aradan belki iki yıl geçti, aynı marka hala indirimlerde, hem de 19,50 ye satılıyor.

Geç kalmış mıyım: Evet. Eskiden enflasyon olduğundan stokçuluk kabul edilebilir bir durumdu, ama son yıllarda fiyatlar pek değişmediğinden bu durumu farketmekte geç kaldığım söylenebilir.

Friday, April 11, 2008

sakal traşı

Sakal traşı ile aram hiç iyi olmadı.
Tıp fakültesini, hemen hemen hiç kesmediğim uzun sakallı halimle bitirdim.
Köyde çalışırken ya da asistanlığım sırasında da haftada iki gün(Genellikle Pazartesi-Çarşamba) traş olmakla birlikte dinci partilerin iktidara gelince memurlara sakalı serbest bırakacakları konusunda bir umut besliyordum.

Uzmanlığımı aldıktan bir süre sonra haftaiçi hemen hergün traş olmaya başladım.
Geçenlerde ise kırkımdan sonra hayatımda ilk kez bir Pazar günü traş oldum.
Buna son zamanlarda günlük hayatta yüzyüze geldiğim insanların; özellikle belli yaşın üstündekilerin temiz traşlı olmasının bende daha olumlu bir izlenim bıraktığını farketmem sebep oldu.
Şimdilik haftasonları düzenli traş olmamakla birlikte, eskiden bana anlaşılmaz gelen, uzun tatillerde bile her sabah traş olan hemcinslerimi biraz olsun anlamaya başladım.

Geç kalmış mıyım? Hayır, gençlere kirli sakal yakışıyor.

Thursday, March 27, 2008

dişler


Son yıllara kadar dişlerimin sağlamlığı ile övünürdüm. Kırkımdan sonra yemeklerden sonra kürdan kullanma ihtiyacı hissetmeye başladım. Diş hekimi bir arkadaşıma bu konuyu danıştığımda dişlerin zamanla su kaybederek küçüldüklerini ve aralarında boşluk oluştuğunu söyledi.
Ayrıca yaklaşık bir aydır iki kez yenilendiği halde bir türlü hassasiyeti geçmeyen bir dolgum var. Yine diş hekiminin söyediğine göre dişlerimde ince mine çatlakları oluşmuş, ve bunlar yüzünden oluşan sızıntı dolguların altına iniyormuş. Dişlerimi eskisinden daha sık ve uzun süre fırçalamaya başladım ama fayda etmiyor.

Gecikmiş miyim? Evet, keşke eskiden beri daha sık ve uzun süre fırçalasaydım.

Tuesday, March 11, 2008

arkadaşlık


Çocukluğumdan beri hep kendimden büyüklerle arkadaşlık ettim.
Kendimden bir iki yaş küçüklerle bile arkadaşlık ise, istisnalar dışında sıkıcı gelirdi.
Kırkımdan sonra farkettim ki artık kendimden küçüklerle arkadaşlık etmekten sıkılmıyorum, hatta epeyce 20'li yaşlarda arkadaş edindim.
Yaşlıları dinlemekten hala hoşlanıyorum, ama arkadaşlık etmek sıkıcı gelmeye başladı.

Wednesday, February 27, 2008

küçük karikatürler

Eskiden mizah dergilerini heyecanla takip eder, sayfaların dibindeki vinyetlere kadar incelerdim. Köşelerdeki büyük ölçekli karikatürlerin kapladığı alana sinir olur, "Şunları küçük küçük bassalar da daha çok karikatür olsa" diye düşünürdüm.
Kırkımdan sonra, son yıllarda yaygınlaşan mikro karikatürleri okumak gittikçe zorlaştı, artık ayrıntıları görebilmek için gözlüğümü çıkarmam ve yakından bakmam gerekiyor.
Buna da üşendiğimden küçük karikatürleri okumadan geçiyor, ve içimden "Keşke bütün çizerler kocaman kocaman çizseler" diyorum

Sunday, February 10, 2008

uzun mesafe yüzücülüğü

Geçen yaz annem ve arkadaşları sayesinde hayatımda ilk defa mola vermeden uzun mesafeler yüzebildiğimi keşfettim.
Hep birlikte windsurf dersi aldığım koya gitmiştik. Ders veren çocuk yokmuş, kumsalda annemlerle kalakaldım. Kadınların konuşmalarından o kadar sıkıldım ki denize girip yüzmeye başladım. Genelde nefesimi iyi ayarlayamadığımdan 5-10 dakika yüzünce yorulurdum. Bu sefer şnorkeli yanıma aldım, paletleri bıraktım. Kafamı çıkarmadan düzgün nefes alarak yüzmeye başladım. Kıyıya çıkmak da istemediğimden yüzdükçe yüzdüm. 45 dakika aralıksız yüzme sonunda hala yorulmamış olarak kıyıya çıkınca o kadar şaşırdım ki...
Yaz boyunca düzenli olarak her plaja gittiğimde 1 saat kadar yüzdüm. Pazar günleri uzayan sakalımın sağ omzumu tahriş etmesi dışında bir sorun yaşamadım.

Gecikmiş miyim: Evet, uzun yüzme sağlık açısından güzel
bir aerobik egzersiz olmanın yanı sıra zevkli de bir spor.

Thursday, January 24, 2008

windsurf

Geçen yaz Mordoğan Manal koyunda güneşlenirken arkadaki evlerin birinin duvarında Windsurf dersi verilir yazısını okuyunca evde oturan gence kaça verdiğini sordum. Saati 15 dedi, arkadaşımla birlikte 2 saati 20 liraya anlaştık. Hep merak ettiğim ama pahalı bir aktivite gibi geldiğinden yapamadığım windsurfü kırkımdan sonra hayatımda ilk defa kullandım. Yaz sonuna kadar da 2 ders daha alarak epeyce ilerlettim.

Gecikmiş miyim: Evet, tam bana göre bir spormuş. Fazla enerji, harcanmıyor gibi görünse de düşüp borda çıkmak yelkeni kaldırmak epeyce efor gerektiriyor, ve suyun üzerinde sessizce kaymak çok zevkli.
 
Site Meter